Blog

Ankara’nın Toplu Taşıma Sorunu

Ankaralı olanlar veya Ankara’da yaşayanlar bilirler. Önceden trafiği olmayan, toplu taşıması tıkır tıkır çalışan bir şehirdi. Yanlış anlaşılmasın mevcut belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı kötülemek için falan kaleme almıyorum bu yazıyı Mansur Başkandan öncede böyleydi. 2010’lu yılların ortaları ve sonlarına doğru ne olduysa oldu ve trafik ve toplu taşıma sorunu baş gösterdi. Amacım siyaset yapmakta değil. Sadece bir durum tespiti yaparak kendi meramımı anlatmak.

2010’lu Yılların Sonunda Ankara’da Değişen Düzen

2010’lu yıllar veya daha öncesinde, Trafik yok muydu şehrin bazı bölgelerinde vardı. Nispeten eski yerleşim yerleri, Demetevler, Bahçeli, Emek taraflarında trafik sorunu vardı.

Toplu taşıma ise yine nispeten şimdiye nazaran daha iyiydi. O zaman için şehrin çeperleri olan uzak ama merkez ilçelerden ulaşım yine zordu. Kızılay’a gitmeden başka vir yere gitmeniz mümkün değildi. Günümüzde hala bir ilçeden ilçeye gitmek için Kızılay’a gitmeniz ordan gideceğiniz ilçeye giden otobüs veya dolmuşları kullanmanız gerekiyor. 20 yılda değişen hiçbir şey yok maalesef.

Ankara bu mantıktan kurtulamıyor. Başka bir yere gitmeniz için Kızılay’a ulusa neden gitmeniz gerekiyor hala anlamış değilim.

Geçmişte şehrin çeperleri olan Eryaman, Elvankent, Çayyolu, Sincan gibi yerler artık günümüzde şehrin içinde kalan yerlerden.

Metro bu yükü kaldırabilir diye düşünülecek olmalı ki Törekent ve Koru metroları geçtiğimiz yıllarda hizmete alındı.

Metro her medeni şehir gibi olmazsa olmaz toplu taşıma araçlarından. Ancak Ankara’daki metro şehrin toplu taşıma ihtiyacını ne kadar karşılıyor bundan emin değilim.

Özellikle mesaisine gitmek isteyen çalışanlar metro ve toplu taşıma konusunda oldukça problem yaşıyorlar.

Bende günlük olarak toplu taşıma kullanmak zorunda kalanlardanım. Metro mesai saatlerinde 2-3 dakikada bir, EGO otobüsleri ise 10-15 dakika da bir geliyor.

Şehrin dış bölgeleri olan; Eryaman, Elvankent, Sincan vs. Yerlerden işine gitmek isteyen yüzbinler her sabah ve akşam bu sorunu çekmek zorunda kalıyorlar.

Biraz şanslı olanlar ise işe arabayla gitmeye çalışanlar. Evet çalışanlar diyorum çünkü arabanız olsa bile bu bölgelerden merkeze gitmek oldukça zor.

Ankara büyük bir şehir olmasından dolayı tabi ki büyümek zorunda. Türkiye her yıl nüfusu artan bir ülke olduğu için nüfus artışları kaçınılmaz. Nüfus artışı da konutlaşmayı, konutlaşma ise yapı düzensizliğini ortaya çıkarıyor.

Eryamanda büyümüş biri olarak eski halini size biraz anlatmak istiyorum. Eryaman 1990’ların başlarında örnek şehirleşme olarak tasarlanmış bir semt. Etaplar şeklinde düzenlenen bu semtin bütün etapları kendi içinde farklı özellikleri barındırıyordu. Otoparklar, marketler, çarşılar hepsi nizami bir şekilde planlanmış ve yatay yapılaşma tercih edilmişti.

Bir zamanlar uzak olarak tercih edilmeyen Eryaman bugün en çok rağbet gören semtlerden. Lüks evler, mağazalar ve AVM’ler her geçen gün daha da artıyor.

Ancak bu büyüme yukarıda bahsettiğim şekilde gerçekleşmedi. Orta katlı konutların yerini yüksek katlı siteler Eryaman esir aldı.

Bu tabi ki de trafiği ve toplu taşıma yetersizliğini beraberinde getirdi. Eryamandan Kızılaya gitmeniz için çok çaba sarfetmeniz gerekiyor. Metro yine de bulunmaz nimet ancak son zamanlarda oldukça fazla arıza yapıyor. Bir durakta sizi indirip gelen trene binmeniz isteniyor ancak oldukça kalabalık olan trenlerde dip dibe yolculuk etmek zorunda kalıyorsunuz.

Medeni ülkelerde insanlar araçlarını kullanmaz ve toplu taşımaya teşvik edilirler. Bizde ise tam tersi.. toplu taşıma keşmekeşe dönüştüğü için insanlar trafiği göze alarak toplu taşımadan feragat ediyorlar.

Bu durumun böyle olmasının en büyük sebeplerinden birisi hiç şüphesiz çarpıl kentleşme. Konut pazarının ülkemizde sürekli develet tarafından desteklenmesinden dolayı acımasız bir kentleşmeyele yüz yüze kaldık. Verilen her yeni imar diğerinden daha yüksek katlı konut yapmanıza imkan sağlıyor gibi..

Yazdıklarım yanlış anlaşılmasın. Ben ev yapılmasın konut yapılmasın demiyorum. Anlatmak istediğim husus, bir bölgeye yapılan konut ile oraya taşınacak insanlara sağlanacak hizmetin doğru orantı ile gitmesi gerekliliği.

Bugün Ankara’da karşılaştığımız tablo kesinlikle budur. Yeni yapılan sitelere evlere bakın neredeyse şehir büyüklüğünde. Ayaş yolu çevresine hatta Sincan’ın ötesine gidin durum aynıdır.

Toplu taşımanın yetersiz olması nedeniyle işlerine arabalarıyla gitmek zorunda kalan insanlar bir de daha ana hat dediğimiz (Ayaş yolu, İstanbul Yolu, Eskişehir yolu) yollarda trafikle karşılaşmaktalar.

Peki Ne Yapılmalı?

Şehir plancısı, mimar ya da mühendis değilim. Ancak bazı eksikleri veya yanlışları görmek için bu dediğim meslek gruplarından birine mensup olmamızda gerekmiyor.

Her gün bu yolu çeken birisi olarak bu durumun değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Öncelikle metro hattının kesinlikle büyütülmesi ve son duraklarım birbirleriyle bağlanması gerektiğini düşünüyorum. Örneğin Eryamanda oturan birisi Kızılay’a gitmeden Çayyoluna gidebilmeli.

Sabah veya akşam otobüse veya dolmuşa bindiniz mi hiç? Kesinlikle insan haklarına aykırı bir yolculuk geçiriyorsunuz. İnsanlarla dip dibe nefes almakta zorlana zorlana yolculuk ediyorsunuz. Kimse haketmiyor bu durumu.

Öncelikle mevcut durumda kesinlikle iyileştirme yapılmalı. Toplu taşıma ağı da daha da genişletilmeli. Metro, otobüs seferleri artırılmalı. İlçeler arası ulaşım merkezlere uğramadan yapılmalı. Çevre yolu toplu taşıma da daha etkili kullanılmalı. Toplu taşımada ücretsiz biniş hakkı kısıtlanmalı. Belki ücretsiz toplu taşıma kullananlar bu dediğime tepki gösterebilir. Ancak ben bu adımları popülist bulanlardanım. Kimse 65 yaşının üstünde olduğu için veya herhangi bir meslek grubuna mensup olduğu için ücretsiz toplu taşımadan faydalanmamalı. Tabi özel ihtiyaç sahipleri ve dezavantajlı gruplar bu uygulamadan faydalanmaya devam etmeli.

İkinci olarak Ankara’nın yeni bir imar planına ihtiyacı olmasıdır. Ankara büyük şehir ve her zaman büyümeye devam edecektir. Ancak büyüme kesinlikle kontrollü ve ihtiyaçlar dahilinde yapılmalıdır. Göksu mahallesinde bulunan Kaşmir Göl evleri gibi evlere ihtiyacımız yok. bizim daha yaşanılabilir yaşam alanlarına ihtiyacımız var. Parkıyla bahçesiyle çarşısıyla geniş ve kullanışlı yaşam alanlarına ihtiyacımız var. Burada belediyelere çok iş düşüyor. İmar planlarını onaylarken daha dikkatli olmalılar.

Sonuç olarak düzenli şehir imajıyla nam salmış Başkent Ankara’nın bir toplu taşıma sorunu olduğunu anlamak ve ona göre aksiyon almak gerekiyor. Çünkü sürekli büyüyen bu şehirde nefes alamayacak duruma geldik!

Sizce Ankara’nın toplu taşıma sorunun sebebi nedir? Artan nüfus mu?, yetersiz yollar mı? Yoksa toplu taşımanın yetersizliği mi?


Zapyus Media sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

zapyus

Part time blogger, Skoda sever, teknoloji ilgilisi, baba, yurttaş.
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün